LÜTFÜ GÜLTEKIN
LÜTFÜ GÜLTEKİN  
  ANA SAYFA
  ÖZGECMİŞ
  ALBÜMLERİ
  ZIYARETCİ DEFTERİ
  BASINDAN
  BASINDAN- 2
  GALERİ
  VIDEO
  İletişim
BASINDAN



Gültekinler'den bu kez de 'Türküce'

2009-02-22

Belçika'da yaşayan 'halk ozanı' Lütfü Gültekin ve oğlu Emre Gültekin'in 'Gültekinler' adıyla yayımladıkları ikinci albüm 'Türküce' yayınlandı.

Kalan Müzik ilk olarak, Lütfü Gültekin'in sanat yaşamına duyduğu saygının ürünü olan, tribute albümü Gül Türküleri'ni yayımlamıştı. Bu çalışma, bu türdeki her albümde olduğu gibi, sanatçının belirlediği yörüngenin izini süren isimleri biraraya getirmesi bakımından önemliydi. İkinci çalışmada Gültekin, bu kez iki oğluyla dinleyicilerini selamlıyor ve sanat yaşantısının özeti olan deyimi albümüne isim olarak layık görüyor: El Emeği Göz Nuru. Şimdilik son albüm olan Türküce'de ise, bağlamada kendine özgü bir stil geliştiren oğlu Emre Gültekin'le "halk ozanlığı" duyarlılığının ürünü olan eserlerle, yeniden çağının nabzını tutuyor.

Aydın Öztürk'ün Ağlamaklı Kaldım başlığını taşıyan şiirinin sözleri albümün perdesini aralarken baba ve oğul bu sözlere, gülünecek hale içli içli ama acıyı çığırtkanlaştırmadan ağlamak ve ağlamakla kalmamak gerektiğini vurgulayarak eşlik ediyorlar. Fikret Dikmen Bülbül Ne Gezersin'le, gül-bülbül motifinin yaşadığımız çağdaki savruluşuna dert yanarak konuk oluyor Türküce'ye. Sırayı, Lütfü Gültekin'in Fikret Dikmen'le kaleme aldığı Dağlar Ulu Avcı Yaman aldığında dinleyiciler, farklı ve ucundan acı damlayan bir kalemle yazılan bir coğrafya kitabını okumaya başlıyorlar sanki.

Şairliğin ve ozanlığın kesiştiği noktada durarak okurlarına seslenen Ozan Telli, çağın anahtar kelimelerinden "yanılsama"yı yaşamamak için uslanmayan, dizginlenemeyen yüreklere tercüman olarak yerini alıyor bu albümde; Deli Gönlüm'le.

Bir Damla Su İken'le Dikmen'in dizelerinden hareket ederek, dinleyicilerinden, ummanı özümseseler de bir damla su gibi kalmayı unutmamalarını isteyen, bekleyen Gültekinler, Aşık Hüdayi'nin diline dil katarak Hırsızlar'ın mantar gibi çoğaldığı bu çağda, dürüstlüğe, samimiyete ve onura önem veren insanların aynı hızla artmaları dileğiyle dokunuyorlar tellere. Kapkara gecelerden aydınlık yüklü sabahlar devşirenlere Bir Selam Sal Sabah Olsun ile seslenen şair ve ozan Telli, dinsel istismarın vazgeçilmezlerinden biri olan Şükür'le adeta, infilak eden çöplerin, patlayan grizuların, her türlü yağma ve talanın mağdurlarını davet ediyor albüme; onları açlığa, susuzluğa terk ederek yine de şükretmelerini, kaderlerine razı olmalarını isteyenlere aba üstünden sopa sallamaları için.

Albüme adını veren Türküce ile yeniden Fikret Dikmen'in sözlerine kulak kesiliyorlar dinleyiciler. Coğrafya dersinin bütün boyutlarıyla Dört Dağ içinde kalan Dersim'de verilebileceğini düşünen Gültekinler, dinleyicilerine pastoral bir atmosfer sunarak onları, Munzur'un soğuk ve doğal kalmayı başaran suyundan kana kana içmeleri, Ana Fatma ve Düzgün Baba'dan nasiplenerek hüsrana uğramamaları, festivalden çok bir karnaval havası teneffüs etmeleri için Zazaca karşılığı "Kalan" olan doğum yerlerine gelmelerinin Ne Güzel olacağını söyleyerek, yaşatılan "ötekileştirme" girişimlerine de sitem etmeyi unutmuyorlar.

MEHMET AKİF ERTAŞ
RADİKAL İKİ
---------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------

Baba - Oğul Buluşması

2008-12-27

Lütfü Gültekin, uzun yıllardır Belçika'da yaşayan bir ozanımız. Sözleriyle, besteleriyle türkülere yeni bir soluk getiren ozanın ikinci albümü 'Türküce', Kalan Müzik aracılığıyla yayımlandı.

'Türküce' Lütfü Gültekin'in ikinci albümü. (İlk albümü, 2005 yılında yine Kalan Müzik'ten çıkan 'El Emeği Göz Nuru' idi.) 'Türküce' albümü, baba-oğul ortaklaşa bir emeğin ürünü. Lütfü Gültekin, oğlu Emre Gültekin ile beraber hazırlamış bu albümü. Ve albüm, bu birlikteliği simgelemesi açısından 'Gültekinler' adıyla çıktı. İki farklı neslin buluştuğu çarpıcı bir albüm olan 'Türküce' albümü, bir nevi köprü görevini üstleniyor bu sayede.

'Türküce' albümünde öne çıkan en önemli nokta, albümün yalınlığı. Albüm dinleyicisini yormadan akıp gidiyor. Tanımayanlar için biraz ip ucu vermek gerekirse, albümde Erkan Oğur'un sesini duyar gibi oluyorsunuz. Lütfü Gültekin, tıpkı Erkan Oğur gibi abartıya kaçmadan çok duru bir şekilde meramını anlatıyor. Meramını anlatırken kullandığı dilin anlaşılır olması dinleyicisinin albümün içinde gezinmesini sağlıyor. Bu bakımdan karşısındakini hikâyesine ortak eden bir ozan Lütfü Gültekin.

Albümdeki tüm eserler Lütfü Gültekin tarafından bestelenip düzenlemeleri ise oğul Emre Gültekin tarafından yapılmış. Albümde 'Nehir' adlı enstrümantal eserden hariç on türkü yer alıyor...

Albüm 'Ağlamaklı Kaldım' türküsüyle açılıyor. Bu türküyle birlikte ilk andan itibaren 'Türküce' albümü özgünlüğünü ortaya koyuyor. Arkasından ise 'Bülbül Ne Gezersin' türküsü geliyor. 'Bülbül ne gezersin har pazarında / Burda sana göre gül mü kaldı ki / Nice aşık yandı yar pazarında / Bu yangın yerinde kül mü kaldı ki' gibi açık fakat bir o kadar da anlamlı sözler sanırım birçok şeyi açıklıyordur. Albümdeki temel duygunun hüzün olduğunu da belirtmek gerek. Bu hüzne yakışır bir şekilde albüm, 'Nehir' parçasıyla kapanıyor. Geriye ise, su gibi duru bir albüm dinlemenin keyfi kalıyor bizlere.

BİRGÜN
---------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------

Brüksel'de türkü bestelemek

2008-10-14

TÜRKÜLERİMİZİ zaman zaman dinlerim, Anadolu coğrafyasının sesi etkiler beni.
Gültekinler'in yeni CD'lerinin adı; Türküce.
Emre Gültekin - Lütfü Gültekin.
Baba oğulun ortak müzik şöleni.

Çeşitli şairlerin sözlerinin hepsini de Lütfü Gültekin bestelemiş.

Dinlemeye başladığımda ilk kulak izlenimim şuydu:

Türkünün geleneksel formunu, içeriğini bozmadan, bugün onu yeniden yaratmak. Eskiyi yok etmeden yenilemek.

Pazar günü, bu parçaları dinledim.

İyi şairlerin yazdıkları, iyi bir besteyle nasıl da dinleniyor.

Gültekinler, halk müziğinin önemli yaratıcıları, icracıları. Baba Lütfü Gültekin, oğullar Emre Gültekin, Munzur Gültekin.

Elbette türkülerin özgünlüğünün ardında, beni, düzenlemesi de çekti. Ne yaparsak yapalım, ne kadar savunursak savunalım, çoksesliliğe alışan kulaklarımız, bir bestenin tınısında bunu arıyor.

Türküce'de belki, türküde aradığım hem dünün sesini hem bugünün anlayışını buldum.

Anadolu'nun acılarını, tarihteki ezilmişliğini, iç zenginliğini bir kez daha duydum.

* * *

BİR CD'yi üst üste dinliyorsunuz, daha sonra sanatçıların başka CD'lerine yöneliyorsunuz.

Yeni çıkan CD'leri çoğunlukla izlememe rağmen, Gültekinler ses dikkatimden kaçmış.

Lütfü Gültekin, Belçika'da yaşıyor, bir halk ozanı. Bestelerinin içine hasret, kendi coğrafyasındaki dertler geliyor, notalaşıyor. İki oğlu da orada.

Üçünün doldurduğu CD'nin kitapçığındaki üç imzalı yazıyı okuyun, türküleri başka bir ruh haliyle dinlersiniz:

"Takdir buyrulur ki, insan hep kendisi değildir; o biraz da başkasıdır. Elemlerine başkasının elemlerinin, sevinçlerine başkasının sevinçlerinin karıştığı zaman olmaktadır.

Dünya yeryüzü cenneti değildir, mutlu insanlar yanında mutsuz insanlar da vardır. Ayrılıklar, elemler ve acılar yaşandıkça elbette ki karamsar şiirler de yazılacaktır.

Mutluluğun şiiri olacak da mutsuzluğun şiiri olmayacak mı? İstesek de istemesek de her acının bir şiiri, her şiirin bir şairi olacaktır.

Üçünün ortak çalışması, El Emeği Göz Nuru adını taşıyor.

Lütfü Gültekin'in Gül Türküleri CD'sinde birçok önemli sanatçı, onun bestelerini söylemiş. Lütfü Gültekin'e saygı CD'si.

* * *

CAN YÜCEL'in William Shakespeare'den dilimize aktardığı, Lütfü Gültekin'in bestelediği bir dörtlükle bitirmeli yazımı:

"Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini

Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz

Değil mi ki ayak altında insanlığın onuru

Ezilmiş hor görülmüş el emeği göz nuru"



Dinleme notu:

Gültekinler, Emre Gültekin - Lütfü Gültekin, Türküce

Gültekinler, Lütfü * Emre * Munzur, El Emeği Göz Nuru

Lütfü Gültekin, Gül Türküleri, Lütfü Gültekin'e saygı

(Üçü de Kalan Müzik tarafından çıkarıldı)

DOĞAN HIZLAN
HÜRRİYET
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------

Anadolu'nun Sesi Belçika'dan Geliyor

2008-10-13

Belçika'da yaşayan halk ozanı Lütfü Gültekin'in, oğlu Emre Gültekin ile birlikte kaydettiği 'Türküce' isimli albüm Kalan Müzik tarafından yayınlandı. Albümde yer alan on bir eserin tümünün besteleri Lütfü Gültekin'e ait. Düzenlemeleri ise Emre Gültekin yapmış.

Bir müzisyen doğup büyüdüğü topraklardan uzakta yaşıyor olsa bile duygularını, kimliğini, hayatı algılayış biçimini belirlemeye devam eder görünmez bağlarla bağlı olduğu coğrafya ve o coğrafyada uzun yıllar içinde, çeşitli halkların etkisiyle biçimlenmiş olan kültür. Belçika'da yaşayan halk ozanı Lütfü Gültekin'de doğduğu ve etkisiyle kimliğini kazandığı coğrafyanın, Anadolu'nun, türkülerini söylemeye ve insanlarla paylaşmaya devam ediyor uzak diyarlarda. O Belçika'da kaydediyor türkülerini ama sazı ve sesi buralara, Gültekin'in hayat verdiği ezgilerin kaynağı olan topraklara kadar ulaşıyor.

Avrupa'nın ortasındaki uzak ve soğuk bir ülkede Anadolu'nun bilindik sesleriyle yanyana yaşayan ozan Lütfü Gültekin'in, oğlu Emre Gültekin ile birlikte Gültekinler adıyla kaydettiği ikinci albüm olan Türküce, geçtiğimiz günlerde Kalan Müzik tarafından yayınlandı. Albümde yer alan eserlerin tamamı Lütfü Gültekin tarafından bestelenmiş. Şarkıların düzenlemelerini ise Emre Gültekin yapmış. Türküce'de yer alan eserlerin sözleri Aydın Öztürk, Fikret Dikmen, Lütfü Gültekin, Ozan Telli ve Âşık Hüdai'ye ait. Türküce'ye enstrümanlarıyla katkıda bulunan müzisyen kadrosu da son derece başarılı isimlerden oluşuyor.

DUDUK YİNE HOVANİSYAN'DAN
Albümde cura, çöğür, kopuz, bağlama, divan sazı, perdesiz bağlama, bendir ve bas bağlamayı Emre Gültekin çalıyor. Türkiye'nin en başarılı dudukçularından biri olan ve Hrant Dink'in cenaze töreninde Ermeni müziğinin geleneksel enstrümanı olan duduktan o sırada orada olanların zaten yaralı olan yüreklerini kanatan ezgiler üfleyen Erkan Tekin mey ve zurna ile eşlik ediyor Gültekinler'e. Türküce'de duduk da var ve Vardan Hovanisyan üflüyor bu kez insanı Ararat'ın karlı doruklarında gezintiye çıkaran etkileyici sesleri bu kendisi küçük ama insan ruhu üzerindeki etkisi büyük enstrümandan. Lütfü Gültekin'in iki oğluyla birlikte yaptığı ve Gültekinler imzasıyla piyasaya sürülen El Emeği, Göz Nuru isimli çalışmada da Vardan Hovanisyan üflemişti duduğu. Yasin Poyraz'ın kaval, Aykut Durşen'in kontrbas, Dadmehr'in tombak, Leman'ın ise sesiyle sesiyle eşlik ettiği albümün onuncu şarkısı olan Ne Güzel'de Engin Arslan bağlama ve divan sazı, Mustafa Kepeçer ile Emre Gültekin perdesiz bağlama, Soner Akalın ise perküsyon çalıyor. Albümde yer alan şarkıların sözlerine baktığımızda Alevi-Bektaşi kültürüyle ilgili olanların yanında, Anadolu'nun güzelliklerini ve aşkı anlatanlara da rastlıyoruz. Türküce'nin on birinci eseri Nehir ise enstrümantal bir çalışma.

EL EMEĞİ GÖZ NURU
Türk Halk Müziğine çok sayıda yeni eser kazandıran Lütfü Gültekin'in iki oğluyla birlikte hazırladığı El emeği, Göz Nuru isimli albüm, yine Kalan Müzik etiketiyle 2005 yılında yayınlanmıştı.

Bu albüm de Emre Gültekin tarafından yazılan Pervane adlı enstrümantal eser dışında tamamı Lütfü Gültekin tarafından bestelenmiş yapıtlardan oluşuyordu. William Shakespeare, Tahir Kutsi Makal gibi şairlerin ve Şah Hatayi, Karacaoğlan, Yunus Emre, Sefil Elimi, Emekçi, Ozan Telli gibi geçmişte ve günümüzde yaşayan halk ozanlarının şiirlerini türkü formunda besteleyen Gültekin, söz ve müziğini kendisinin yazdığı Sokak Çocuklarının İsyanı adlı eserde ise toplumsal bir soruna parmak basmıştı.

Düzenlemeleri, kayıtları tamamen el emeği göz nuru olan bu çalışmayla Gültekinler, önemli bir mesaj vererek, her müzisyenin kendinden önceki kuşaklarla ilişkisine vurgu yaparak yeni çalışmalara yol veriyorlar...

ÖZLEM ERTAN / TARAF
-----------------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------------

Maden İşçisi Ozan

2008-08-13

Aynı zamanda maden işçisi olan Dersim'li Halk Ozan'ı Lütfü Gültekin'in 500'ün üzerinde eseri bulunuyor. Lütfü Gültekin, liseyi bitirdikten sonra yurtdışına gidip eğitimini tamamlamak ister. Gittiği Almanya'da çalışmak zorunda kalır ve Belçika'ya geçer. Burada maden ocağında başlar işçilik yaşamı. Hem bir işçi hem de ozan olarak yaklaşık 40 yıldır gurbette olan Gültekin, işçi ve müzisyenliği bir arada yürütür yıllarca. Yeryüzünün metrelerce altında çalışması, aynı zamanda gurbette olması, özlemi, hasreti dillendirdiği eserlere, bestelerine ilham kaynağı olur.

Nota bilmemesine rağmen
1960'larda Türkiye genelinde gelişen toplumsal hareket Anadolu aşık müziğine de yansıdı. Halk müziğinde yaşanan bu yenilenme; gelenekseli aşarak Anadolu aşık müziğine dayanarak yaratılan tarzın öncülerinden biri de Lütfü Gültekin'dir. Gültekin, hiç müzik eğitimi almadı. Nota da bilmiyor. Ancak yaptığı 'yeni türkü' tarzı besteleriyle kendinden sonra gelen yorumcu ve müzisyenleri etkileyen Gültekin'in bestelerini, Zülfü Livaneli, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Sabahat Akkiraz gibi birçok sanatçı yorumladı. Bugüne kadar 7 albüme imza attı.

Shakespeare şiirinin ilk Türkçe bestesi
Gültekin'in besteci kimliğinin öne çıktığı, çocukları Emre ve Munzur ile yaptığı 'Gültekinler El Emeği Göz Nuru' çalışmasında, Shakespeare'den Karacaoğlan'a, şair ve halk ozanlarının şiirlerini besteledi. Bu çalışmayla Shakespeare'in, Can Yücel'in çevirdiği 'Değil mi ki' sonesiyle de bir ilke imza attı.

Tunceli'de Munzur manzaralı bir kafede görüştüğümüz Gültekin, her yaz Tunceli'ye geliyor, hasret gideriyor . 12 yaşında amcasından etkilenerek bağlamayı eline aldığını vurgulayan Gültekin, 'Rahmetli amcam iyi çalar okurdu. Ondan hem feyiz aldık, hem de bu bağlama hevesini kendisinden aldığımı söyleyebilirim. O iyi bir müzisyendi' diyor. Hasret duygusunun yaptığı 500'ün üzerindeki bestenin önemli 'nedenlerinden' biri olduğunu ifade eden Gültekin, 'Yüksek gazetecilik okumak istedim orda 1 yıl kaldım. Başarılı olamadım. Belçika'ya geçtim. Orda işçi oldum çoluk çocuğa karıştım' diyor.

Gençlik yıllarında yaptığı müziği 'özgün-protest' olarak tarif eden Gültekin ekliyor '12 Eylül'den sonra bazı eserlerimiz Türkiye'de yasaklandı. Emekçi, Zamani ve Ozan Şahin ve daha ismini hatırlayamadığım arkadaşlar gibi'. Doğa, sevda, özlem besteleri yaptığını vurgulayan Gültekin, 'Son albümümüzde Can Yücel'in çevirisi olan Shakespeare'in şiirini besteledim. Türkçe olarak Shakespeare'in şiiri ilk defa bestelenmiş oldu' şeklinde konuşuyor. 'Bu kasetim geçmişten bugüne geçmiş yüzyıllarda yaşamış bazı önemli bazı şair ve ozanlar ile günümüzde yaşayan bazı şair ve ozanların şiirlerinin bestelendiği ilk ve seçkin bir sanat yapıtıdır' şeklinde devam ediyor.

Elim kalem tuttukça...
Beste yapmaya eli kalem tuttuğu sürece devam edeceğine dikkat çeken ,aynı zamanda MESAM üyesi olan Gültekin, 'İsmini sayamadığım kadar çok sanatçı dostum arkadaşım bestelerimi okudu. Bu da beni mutlu ediyor tabi. En son çalışmamız bitti. Kısmet olursa oğlum geldi. O albümde Dersim'e ilişkin parçalar var. Halay Türküleri okudum. Bugünlerde çıkacak' şeklinde yeni albümünün müjdesini veriyor sevenlerine. Belçika'da yüksek ses mühendisliği eğitimi alan oğlu Emre'den büyük destek aldığını vurgulayan Gültekin,yurt dışında olmasının kendisine sağladığı avantajı ise şu şekilde açıklıyor: 'Her zaman doğup büyüdüğünüz yere özlem duyuyorsunuz. Yakınlarınız burada. Yurt dışında olmanızın avantajları var. Sağlık sorunlarınız yok belli bir geliriniz var. Bir ozanın, sanatçının üretebilmesi için ekonomik koşullarının iyi olması önemli. Bunlar da yurtdışının bana verdiği avantajlar.'

Çocuklarını da müzik yolculuğunda yanına almış Gültekin. 'Çocuklarım yanımdayken ben daha hevesli ve zevkle bu işi yapıyorum. İki oğlum da müzikle iç içe. Ufak oğlum Munzur da iyi bağlama çalar. Çocuklarımla gurur duyuyorum' diyor.

Ustalardan feyiz aldı
Ben hiç eğitim alamadım. Nota bilmem. Fakat 1960'larda Daimi, Feyzullah Çınar, Ali Ekber Çiçek, Mahzuni ile çok dolaştım. Feyiz aldım onlardan' diyen Gültekin maden işçilerine yönelik yazdığı şiirle bitiriyor söyleşimizi:

Maden ocağının dibinde
Hava yok ışık yok
Besin yok karın yok
Oğlun bile yok
Bir sen varsın direnen...

EVRENSEL
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------

El Emeği Göz Nuru

2008-03-12

Dersimli halk ozanı Lütfü Gültekin dinleyicisinin karşısına oğullarıyla birlikte çıktı. Uzun yıllardan beri Belçi­ka'da yaşayan Dersimli halk ozanı Lütfü Gültekin, halk müziğine kazandırdığı pek çok eser ve bireysel albümden sonra dinleyenlerinin karşısına bu kez iki oğluyla birlikte çıktı.

Lütfü Gültekin, oğulları Emre ve Munzur'la birlikte yer aldığı ve Kalan Müzik yapımcılığında din­leyicisiyle buluşturduğu "El Eme­ği Göz Nuru" adlı albüme de "Gültekinler" olarak imza atıyor. Toprağından uzak bir halk ozanının, halk müziğinden gide­rek uzaklaşan genç kuşakta yer alan oğullarıyla birlikte örnek bir çalışma olarak ortaya koyduğu al­bümde William Shakespeare'den Şah Hatayi'ye, Güfrani'den Emek­çi'ye, Karacaoğlan'dan Sefil Seli­mi'ye kadar bir çok ozanın eserle­riyle birlikte Lütfü Gültekin'in eserleri de yer ahyor.

Albümün dinleyicisiyle buluştuğu günlerde Dersim'de bulunan Lütfü Gültekin'e müziği, yaşamı ve ozanları sorduk. "Dünyanın iyiye ve güzele doğru gitmesi yö­nünde sözünü esirgememiş ozan­ların yüreğinden gelen sözleri nakışlayıp zamanın bir diliminde yer almasını sağlamaya çalışıyo­ruz" diyen Gültekin, başka bir derdinin oimadığını söylüyor. Hemen her Dersimli'nin uğradığı kıyıma kendisi ve ailesinin de uğ­radığını belirten Lütfü Gültekin şöyle diyor:

"Yaşamıma, babamın, kıyım rüzgarlarının savurulduğu Mun­zur Dağları eteklerindeki yoksul hanesinde başladım. Kabuğuna sığmayan deli dolu gençlik yıllarımın çaresiz akışı beni Belçika'da bir maden ocağında boğmaya ça­baladı. Ama boğulmadım. Kızlarım, oğullarım oldu. Ve dostlarım da. Munzur'un insanı olduğuma hürmet eyledim. Ve boynuma hiç tabela asmadım."

Sürdürmeye çalıştığı ozanlık geleneğinde yorulmadığını bu geleneğin yorgunluğu kabullenmediğini ifade eden Gültekin, çok-cuklarının bu anlamda kendisine güç ve ilham verdiğini, onların da ozanlık gelenegini sevdiğini ve hizmet ettiğini belirtiyor.

Bir sorumuz üzerine, aynı so­yadı taşıyan Hasret Gültekin'le akrabalık ilişkisi olmadığını ancak özel bir dostlukları olduğunu kaydeden Lütfü Gültekin, "Has­ret'in ailemize bıraktığı acı tarif edilemez. Hele bir de o güzel in­sanı Sivas'a kendi ellerinizle yol­culuyorsanız ve bir daha geri gel­miyorsa gerisini siz düşünün" di­yor.

Lütfü Gültekin, Hasret Gültekin hakkında şunları söylüyor:

"Hasret benim gibi doğru dü­rüst nota bilmezdi. Ama yeteneği, inancı, dürüstlüğü tartışılmazdı. Benim repertuarımı benden iyi bilirdi. Gittiği her yerde benim bestelerimi överek ve övünerek okurdu. O bana 'Pirim' derdi ben de ona 'Hocam'. Soyadlarımız gibi eşlerimizin adı da aynı. Oğlum Emre, Hasret'i örnek almıştır ve müzik yaşamında onun yolunda yürüyor. Hasreti, dünyanın gü­zele doğru gideceği umuduyla anıyorum."

MURAT KAYA / BİRGÜN

 
ETKİNLİKLER  
  30.01.2010 KÖLN

LÜTFÜ GÜLTEKİN 40. SANAT YILI ETKINLIĞİ

HALAY HALLE


Bu anlamli gecede bana destek veren sanatci dostlarim

EMEKCI
ALI ASKER
MEFTUNI
GÜLER DUMAN
SEBAHAT AKKIRAZ
EMRE SALTIK
KIVIRCIK ALI
SANIYE ve SINAN
MIKAIL ASLAN
TEKIN KARABEY
ADIN ÖZTÜRK
BESER SAHIN
CENGIZ ÖZKAN
ALI ÖZEL ve
SEYFI YERLIKAYA
FIRAT YUSUF ` a
sonsuz sükranlarimi sunuyorum..

Ayrica benden destegini hicbir zaman esirgemeyen Kalan Müzik Sahibi, hemserim ve can dostum, HasanSaltik kardesime, Ertan Tekine, ve Engin Aslan kardesime tesekkür ediyorum

Hersey gönlünüzce olsun..


Lütfü Gültekin
 
 
  http://www.lutfugultekin.com/video.php  
Bugün 24 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol